İnternetten yiyecek satın alma şekliniz sosyal konumunuz ve obezite olasılığınızla bağlantılı olabilir mi?
-
İngiltere’de yapılan yeni bir araştırma bunun mümkün olabileceğini gösteriyor.
Yeni bir araştırma, internet üzerinden yemek siparişi verenlerin daha düşük gelir düzeyine sahip hanelerden geldiğini ve obezite risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koydu.
Uluslararası halk sağlığı dergisi BMJ Public Health’de yayınlanan İngiltere odaklı araştırma, yüksek gelirli hanelerin düşük gelirli hanelere kıyasla internetten yiyecek satın alma olasılığının daha yüksek olduğunu da gösterdi.
Araştırmada, paket servis siparişi vermek için yemek dağıtım uygulamalarını kullananlarda obezite riskinin yüzde 84 daha yüksek olduğu belirlendi.
Şubat 2019’da başkent Londra ve İngiltere’nin kuzeyindeki 1.500’den fazla haneden alınan COVID-19 salgını öncesi verilere dayanan çalışma, çevrimiçi gıda bulunabilirliğinin sosyal eşitsizliği ve beslenmeyi nasıl etkilediğini inceliyor.
Genel olarak, araştırmacılar, katılımcıların yaklaşık yüzde 13’ünün yedi gün boyunca paket servis için sipariş uygulamalarını kullandığını ve katılımcıların yüzde 15’inin dört hafta boyunca çevrimiçi market siparişi verdiğini tespit etti.
Yüzde üçten biraz fazlasının ise her iki hizmeti de kullandığı görüldü.
Araştırmacılar, en yüksek kategorideki yönetici ve profesyonel işlerden en düşük kategorideki vasıfsız el işçileri, devlet emeklileri ve sosyal yardım alan işsizlere kadar dört kategoriye ayrılan mesleğe dayalı olarak hem geliri hem de sosyal sınıfı inceledi.
Çevrimiçi market alışverişleri daha yüksek gelirle ilişkilendirilirken, bu alışverişler ile kişinin mesleği arasında bir ilişki saptanmadı.
Meslek bazlı olarak daha düşük gelirli katılımcıların paket servis hizmetlerini kullanma ihtimalinin, daha üst düzey meslek sahiplerine göre iki kat daha fazla olduğu görüldü.
Çalışmanın yazarları, “Bu çalışmada gıda alımlarının diyet kalitesi ölçülmedi ancak önceki araştırmalar paket servis uygulaması kullanımının daha düşük diyet kalitesiyle ilişkili olduğunu ve paket servislerden satın alınan gıdaların daha çok enerji veren ve besin açısından fakir olduğunu gösteriyor,” ifadelerini kullandı.
COVID-19 sonrası daha fazla araştırmaya ihtiyaç var
Leeds Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı ve Avrupa Obezite Çalışmaları Derneği eski başkanı Profesör Jason Halford, Euronews’e e-posta yoluyla yaptığı açıklamada, “Çevrimiçi market kullanımının daha yüksek gelirle ilişkili olması ilginç bir bulgu ve bir dizi faktöre işaret ediyor olabilir,” dedi.
Bu, pazarlık yapma ihtiyacı duymamayı da içerebilir.
Araştırmada yer almayan Halford, “Mesleki sosyal sınıf, obezite ve ‘fast food’ tüketimi arasındaki ilişki kendi başına şaşırtıcı olmasa da [bunu] evlere yapılan çevrimiçi gıda alışverişlerinde bu kadar net görmek ilginç,” diye ekledi.
Bununla birlikte, bu sektörün pandemi sonrası geliştiğine dikkat çeken Halford, “Gelirle ilişkinin olmaması, daha çok [sipariş edilen] mutfak türlerine ve teslimatla ilgili ek maliyetlere işaret ediyor olabilir,” dedi.
Çalışmada, bazı verilerin kendi beyanlarına dayanması ve hanelerin sosyal konumlarına göre eşit dağılmaması gibi çeşitli kıstaslar bulunuyor. Sonuçlar ayrıca çoğunlukla kentli hanelerden elde edilmiş olup daha geniş bir nüfusa genelleme yapmayı zorlaştırıyor.
Euronews’e yapılan açıklamada, çalışmanın gözlemsel olması nedeniyle bulguları neyin yönlendirdiğini belirlemek zor olsa da, “market alışverişi ağırlıklı olarak finansal kaynaklara bağlı olabilirken, paket servis satın alma kültür ve sosyal grupla bağlantılı olabilir,” denildi.
Araştırmanın başyazarı ve Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu’nda (LSHTM) araştırma görevlisi olan Dr. Alexandra Kalbus, “İngiltere genelinde çevrimiçi gıda alışverişi seçeneklerinin çeşitlilik gösterdiği açık ve çevrimiçi gıda seçeneklerinin beslenme kalitesi açısından farklılık gösterdiğini biliyoruz,” diye ekledi.
Kalbus, “Maliyet ve bulunabilirliğin, diğer sosyo-kültürel etkilere kıyasla internetten sipariş verme kararlarımızı nasıl etkilediğini hala bilmiyoruz. Çok sayıda işletmenin çevrimiçi yemek siparişi modellerine geçtiği ve [COVID-19] salgından bu yana bu modellerin değişip değişmediğini ya da nasıl değiştiğini belirlemek için daha fazla araştırmaya da ihtiyaç var,” dedi.